Google
 

VENEDİK TÜZÜĞÜ

 
“Tarihi Anıtların ve Yerleşmenin Korunması  Onarımı için Uluslar arası Tüzük”
II.Uluslararası Tarihi Anıtlar Mimar ve Teknisyenleri Kongresi 25-31.05.1964
 
            İnsan kuşaklarının tarihi anıtları, geçmişten bir bilgi taşıyarak günümüze eski geleneklerin yaşayan tanıkları olarak gelmektedir. İnsanlar, insani değerlerin bütünlüğünde gittikçe daha çok bilinçlenmekte ve eski anıtları miras saymaktadır. Onları gelecek kuşaklara sağ salim ulaştırmak sorumluluğu iyice anlaşılmıştır. Orijinal zenginliklerine zarar vermeden onları bizden sonrakilere geçirmek görevimizdir. Eski yapıların korunması ve onarımıyla ilgili ilkeler üzerinde karara varmak ve bunlar uluslar arası  bir temele yerleştirmek şarttır. Böylece her ülkede, kendi kültür ve gelenekleri çerçevesinde bu planı uygulamak sorumluluğunu yüklenecektir. 1931 Atina Tüzüğü ilk defa bu temelleri tanımlayarak, ulusal belgeler ile, ICOM  VE UNESCO’nun  faaliyetlerinde ve UNESCO tarafından kültür değerlerinin korunması ve onarımı çalışmaları  için uluslararası  bir merkezin kurulmasında somut şeklini alan,  uluslar arası geniş bir hareketin gelişmesine yardım etmiştir. Böylece sürekli olarak daha karışık ve çeşitli olmaya başlayan meselelerin çözülmesi için artan bir dikkat ile eleştirici çalışma uygulanmaya  başlanmıştı. Artık bu tüzüğü , içinde ki ilkeleri iyice gözden geçirmek ve yeni  bir belge halinde sınırlarını genişletmek için yeni baştan inceleme zamanı gelmişti. Bunu göz önünde tutarak, Tarihi Anıtlarla ilgili Mimar ve Teknisyenlerin ikinci uluslar arası  kongresi 1964 yılının 25 ile 31 Mayıs günleri arasında Venedik’te toplanmış ve aşağıdaki metni kabul etmiştir.
 
TANILAR:
 
            MADDE 1-Tarihi anıt kavramı sadece bir mimari eseri içine almaz, bunun yanında  belli bir uygarlığın, önemli bir gelişmenin, tarihi bir olayın tanıklığını yapan kentsel yada kırsal bir yerleşmeyi de  kaplar. Bu  kavram yalnız büyük sanat eserlerini değil, ayrıca zamanın geçmesiyle kültürel anlam kazanmış daha basit eserleri de içine alır.
             MADDE 2-Anıtların korunması ve onarımı için, mimari mirasın incelenmesine ve korunmasına yardımcı olabilecek bütün bilim ve tekniklerden yararlanmalıdır.
 
AMAÇ:
 
            MADDE 3-Anıtların korunmasında ve onarılmasındaki amaç, onları bir sanat eseri olduğu kadar bir tarihi belge olarak da korumaktadır.
 
Koruma:
 
            MADDE 4- Anıtların korunmasında ki temel tutum, korumanın kalıcı olması, devamlılığının sağlanmasıdır.
             MADDE 5- Anıtların korunması, her zaman onları herhangi bir yararlı toplumsal amaç için kullanmakla kolaylaştırılabilir. Bunun için bu çeşit bir kullanma arzu edilir, fakat bu nedenle yapının planı ya da süslemesi değiştirilmemelidir. Ancak bu sınırlar içinde fonksiyon değişikliğinin gerektirdiği değişiklikler tasarlanabilir ve buna izin verilebilir.
             MADDE 6-Anıtın korunması, ölçeği dışına taşmamak şartıyla çevresinin de bakımını içine almalıdır. Eğer geleneksel ortam varsa, olduğu gibi bırakılmalıdır. Kütle ve renk ilişkilerini değiştirecek hiçbir yeni eklentiye, yok etmeye, ya da değiştirmeye izin verilmemelidir.
             MADDE 7-Bir anıt tanıklık ettiği tarihin ve içinde bulunduğu ortamın ayrılmaz bir parçasıdır. Anıtın tümünün ya da bir parçasının başka yere taşınmasına  anıtın korunması bunu gerektirdiği ya da çok önemli ulusal ya da uluslar arası çıkarların bulunduğu haller dışın da izin verilmemelidir.
             MADDE 8-Anıtın tamamlayıcı parçaları olan heykel,resim ya da süsleme unsurları ancak bunları korumanın başka çaresi yoksa yerlerinden kaldırılabilir.
 
ONARIM:
 
            MADDE 9-Onarım uzmanlık gerektiren bir iştir. Amacı, anıtın estetik ve tarihi değerini korumak ve ortaya çıkarmaktır. Onarım, kendine temel olarak aldığı orijinal malzeme ile güvenilir belgelere saygıyla bağlıdır. Faraziyenin başladığı yerde onarım durmalıdır; yapılması gerekli herhangi bir eklemenin mimari kompozisyondan farkı anlaşılabilmeli ve gününün damgasını taşımalıdır. Herhangi bir onarım işine başlamadan önce ve bittikten sonra, anıtın arkeolojik ve tarihi bir incelemesi yapılmalıdır.
             MADDE 10 - Geleneksel tekniklerin yetersiz kaldığı yerlerde, koruma ve inşa için bilimsel verilerle etkilendiği gösterilmiş ve deneylerle saptanmış herhangi modern bir teknik kullanılarak anıt sağlamlaştırılabilir.
             MADDE 11 - Anıta mal edilmiş farklı devirlerin geçerli katkıları saygı görmelidir; zira onarımın amacı “stil birliği” değildir. Bir anıt üst üste çeşitli devirlerin izlerini taşıyorsa, en alttaki durumu açığa çıkarmak ancak bazı özel hallerde yok edilen malzemenin önemi azsa, açığa çıkarılan malzeme büyük tarihi, arkeolojik ya da estetik değer taşıyorsa ve korunma durumu  böyle bir davranmayı gerekli gösterecek kadar iyi ise haklı çıkarılabilir. İlgili unsurların öneminin değerlendirilmesi ile ilgili yargı ve neyin yok edileceği üzerinde karar vermek, sadece bu işi üzerine almış kimseye bırakılamaz.
             MADDE 12 - Eksik kısımların tamamlanması, bütünle uyumlu bir şekilde bağdaştırılmalıdır; fakat onarımın, aynı zamanda artistik ve tarihi tanıklığı yanlış bir şekilde yansıtılmaması için orijinalden  ayırt edilebilecek bir şekilde yapılması gereklidir.
             MADDE 13 - Eklemelere, ancak, yapının ilgi çekici bölümlerine, geleneksel korunumu kompozisyonun dengesine ve çevresiyle olan bağlantısına zarar gelmediği hallerde izin verilebilir.
              MADDE 14 - Anıtların bulundukları yerler, bütünlüğün korunması, temizliğin uygun bir şekilde ortaya konması için özel bir dikkat gerektirir. Böyle yerlerde yapılacak koruma ve onarım işlerinde daha önceki maddelerde açıklanan ilkelerden esinlenmelidir.
 
KAZILAR:
 
            MADDE 15 - Kazılar, 1956 yılında UNESCO tarafından kabul edilmiş arkeolojik kazılarda uygulanması istenilen uluslar arası ilkeleri tanımlayan kararlara ve bilimsel standartlara uygun olarak yapılmalıdır.
             Yıkıntılar korunmalı, mimari unsurların ve buluntuların sürekli olarak korunması için gerekli tedbirler alınmalıdır. Bundan  başka, anıtın anlaşılmasını kolaylaştıracak ve anlamını hiç bozmadan açığa çıkartacak her çareye başvurulmalıdır.
             Bütün yeniden inşa  işlemlerinden peşinen  (apriori) vazgeçilmelidir. Yalnız anastylosis’e, yani mevcut fakat birbirinden ayrılmış parçaların bir araya getirilmesine izin verilebilir. Birleştirmekte kullanılan madde her zaman ayırt edilebilecek  bir nitelikte olmalı ve bu, anıtın  korunmasını sağlamak ve eski haline getirmek için mümkün olduğu kadar  az kullanılmalıdır.
 
YAYIN:
 
            MADDE 16-Büyük koruma, onarım ve kazı işlerinde her zaman çizim ve fotoğraflarla açıklık kazanmış çözüm getirici ve  eleştirici raporlar şeklinde kesin belgeler hazırlanmalıdır.
             Temizlemenin sağlamlaştırmanın, yeniden düzenlemenin ve birleştirmenin her safhası iş sırasında ortaya çıkan, tanımlanmış biçimsel ve teknik özellikler  göz önünde tutularak raporda gösterilmelidir. Bu belgeler bir resmi kurumun arşivine konmalı ve araştırmacılar bundan yararlanabilmelidir. Bu raporların yayınlanması tavsiye edilir.A

ONLİNE

 
Şimdiye kadar siteye 90808 ziyaretçi (173554 klik) geldi!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol